Hani özellikle eklem bölgeleri için kullanırız ya incinmeifadesini! Normalin ötesinde zorlama durumunu söylerörselenme. Hayatın normal akışında vücuttaki harabiyetin en basit anlatımıdır yaralanmak. Ya şekil bozukluğunun ifadesi olan kırılmak?
İncinmek, örselenmek, yaralanmak ve kırılmak sözcükleri… Bu ifadeler sonuçta bir acının, bir ağrının, arzu edilmeyen durumun ta kendisidir.
Ya vücutta iz bırakan bu ifadelerin kalpte, gönüldeki izleri nasıl ola ki acaba?
Yaralar belki iyileşir, eklemler tedaviye cevap verebilir, kırılan şekiller birleştirilebilir ama; ya kalplerdeki kalıcı izler, hüzünler gönül iklimindeki incinmeler, örselenmeler, yaralanmalar, kırılmalar nasıl unutulur ki?
Bedenlerin eksikliği, hastalığı bir arıza olabilir; ama gönüllerin, ruhların incinmesi, örselenmesi, yaralanması, kırılması belki tamiri ve tedavisi mümkün olmayan, izleri silinmeyecek kalıcı kronik bir rahatsızlıktır.
İncinmek, örselenmek, yaralanmak, kırılmak…
Hele hele kırılgan, küskün, alıngan olmadan, bir de haksız bir şekilde incinmek, incitilmek yok mu?
Ya güzelin, sadenin, samiminin, nazlının, zarifin acımasızbir şekilde örselenmesi!
Ha kuraldan öte, ölümden beter arkadaşını vurmak, yaralamak, gönül iklimini kanatmak yok mu?
Büyük düşünmek için değil, daha büyüyebilmek hırsıyla midesini genişleterek, ya da adeta sindirim sistemi güçlü olanlar misali zayıf bedenlerinde dünyayı gizleyenlerin çıkar, makam uğruna incitilmesi, örseletilmesi, yaralanması, kırılması çok acı çook. Öyle ki ta derinlerde değişik hüzünler hissediyor insanoğlu. Ağrı arttıkça artıyor, göğüs daralıyor, sol tarafı sanki kopuyor vücuttan insanın.
Başkasının sırtında davula tokmak vuranlar, çok acımasızca ses çıkarıyorlar, üstelik de gürültü yapıyorlar. Ahenk de bozulmuş. Ritimsiz bir şekilde zurnayı çalanlar ise estetikten öte kulakları çok rahatsız ederek karganın müzisyenliğine razı ediyor insanı…
Ölümü adres gösterip sıtmaya razı ederek, aslanı kediye boğdurarak, tavşana kaç tazıya tut dercesine adres değiştirerek incitilmek, örselenmek, yaralanmak, kırılmak silahın icat edilmesiyle, mertliğin bozulması ile ancak izah edilebilir.
İnanç istismarcıları, çıkar tüccarları, makam emlakçıları, umut-ümit tüccarları, kol gezerek nasıl incitiyorlar, örseliyorlar, yaralıyorlar, kırıyorlar insanı. Bir farkına varsalar yaptıkları haksızlıklarının, zulümlerinin,tahribatlarının, ümit vermelerinin…
Bir bakıyorsunuz bir zamanlar güvendiğiniz arkadaşınız bile meslek değiştirerek tüccarlığa başlamış.
Samimiyet elbisesi herkesin bedenine oturmuyor, her bedende güzel ve şık görünmüyor artık.
Hele hele bir insana hizmeti bütün insanlığa hizmet kabul eden, bir insana verilen zararın da bütün insanlığa zarar vermişçesine zamana ve zamanın şartlarına göre değişmeyen; şöhretin, dünyanın aldatıcı ikiyüzlülüğüne karşı benden öte biz ile muhabbet ve sevgi ile teçhiz edilenlerin incitilmesi, örseletilmesi, yaralanması, kırılması yok mu?
Bütün bu yaşanılanlar, haksızlıklar karşısında taviz vermemek, maddi kayıplar karşısında sabır kahramanı olabilmek, maddenin yükselen reytinglerinde hep gerçeği görebilmek, bütün kaygı ve beklentilerin ötesinde hep samimi davranabilmek, kendisini bile aldatmadan türünün son örneği de olsa güzel hasletleri kaybetmemek inadına şekilden öte inadına incinmemek, örselenmemek, yaralanmamak, kırılmamak…
Hani Büyüklerimiz bu dünyanın gerçek huzurunun adresini göstererek boşuna dememişler ne bu dünyada fazla kazanımlardan şımarık, ne de kaybedilenlerden mahzunolunmamalı diye!
Eskiye nazaran cehalet ortadan giderek kalkıyor ama, fazla bilmişliğin getirdiği uyanıklık diye tanımlanan bilmişlik galiba insanlık adına ciddi handikapları ortaya çıkararak şaşkınlıklarımızı gizlemeden şekilden öte insanlığı arar hale getiriyor.
Asayiş ve emniyeti sağlama faaliyetlerinin ötesinde, galiba asıl mesele şekilden öte gerçek anlamda insan olabilmek ve unutulan sevgi, muhabbet, kardeşlik, yardım, beraberlik,kardeşlik, paylaşma gibi değerleri öldürmeden teşhisi doğru koyarak doğru tedavi yaparak yanlış adreslerde dolaşmamaktır.
Her zerrenin göz ardı edilmediği şu fani hayatta yaşananların varın adını siz koyun…
Gelin hep birlikte İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğinde şu alemde insanı tanımaya…