70’li yıllara damgasını vuran karanlık eller ülkeyi anarşi, siyasal şiddet eylemleri, ekonomik kriz ve enflasyon kavramıyla tanıştırdı.
Sağ ve sol diye ayrılan guruplar ülkücü ve devrimci adı altında protesto ve eylemlere başladı. Birine göre diğeri kominist öteki de faşistti. Her iki gurup da kendisini ve ülkesini savunduklarını savunurken bir anda cepheleşmeye ve çatışmaya başlandı.
Üniversitelerde başlayan çatışmalar hızla ülke geneline yayılırken lise ve hatta ortaokullara kadar sıçradı. En acı olanı ise ülkenin emniyet güçleri Pol-Der ve Pol-Bir adıyla kamplaşmalarıydı.
Çatışmalar artık katliamlara dönüşmüş sırasıyla Malatya, Maraş ve Çorum olaylarında yüzlerce insan hayatlarını kaybetmişti.
İş çığrından çıkmış bir parti genel başkan yardımcısı (Gün Sazak) ve dönemin başbakanı (Nihat Erim) uğradıkları suikast sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi.
O karanlık eller yazdıkları senaryoyu perdeye yansıtıp kardeşin kardeşi kırdığı bu trajedik filmi keyifle izleye dursun yaşanılan olaylar henüz 1. Dünya savaşı ardından da kurtuluş savaşının ekonomik izlerini üstünden atamaya çalışan Türkiye’nin yüz yılına sebep olacaktı.
O karanlık eller ara vermeksizin bu ülkenin başına karabasan gibi çökmüş, sırasıyla darbe, kriz, ekonomik süreçler ve terör örgütü eylemleri derken senaryolarına devem etmiş ve halen daha devam etmektedirler.
Bütün bunları yaparken daima ülkenin en hassas ve kritik dönemlerini seçmişlerdir. Tıpkı günümüzde olduğu gibi.!
Birileri düğmeye bastı ve fitili ateşledi.!
Fenerbahçe ve Beşiktaş stadyumlarında slogan attıran, evvelden Diyarbakır’da Bursaspora yaptırılan, bugün de Bursa’da ki olayları düzenleyen yine aynı eller.!
Spor müsabakalarında çirkin olayları ateşleyenlerle deprem bölgesinde ellerine tutuşturulan pankartlarla Elbistan il olsun diye slogan atılmasını sağlayanlar yine o karanlık eller.!
Düşünsenize eviniz ilçeniz yıkılmış, eşiniz dostunuz ananız babanız çocuğunuz enkaz altında çoğu ölmüş, ölüleriniz bile henüz enkaz altında çıkartılmamış dışarda kalmışsınız acınız büyük yasınız var ama tek derdiniz Elbistan’ın il olması.!
Sonra o pankartlar dövizler nereden geldi? Neredeyse ayakta olan hiç bir binaların kalmadığı, yiyeceğin içeceğin zar zor bulunduğu aracın gerecin olmadığı yerde o pankartları kim yazdı kim hazırladı?
İşte.! Kaos çıkmasını isteyen yine o karanlık eller.!
70’li yıllardaki korku filminin devamı perdeye yansıtılıyor.! Birinci film tuttu ve iyi izlendi. İkincisi de ya tutarsa? Oyuncular ve senaryo her ne kadar farklı olsa bile filmin çevrildiği ülke yine aynı.! Türkiye.!
Dünyayı ve ülkemizi vuran global ekonomik krizler, savaşlar, pandemi süreci, terör, iklim, su ve gıda krizleri, Ortadoğu, Suriye, Libya, Azerbeycan, Ermenistan, Akdeniz, Kıbrıs, Yunanistan meselelerinin yanında başımıza gelen asrın felaketiyle boğuşurken önümüzde belki de cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden biri olan 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri haliyle ülkemizi çok karmaşık, çok kritik, çok zor ve hassas bir döneme sokmuştur.
Kurt puslu havayı sever! Tam da ikinci filmi vizyona sokma vaktidir.
Aman dikkat.! Bu tür iğrenç oyunlar içinde olmaktan kaçının. Siyasi oyunlara gelmeyin. Bu tehlikeli ateşte lütfen maşa olmayın. Amaç kardeşi kardeşe kırdırmaktır.
Her şeyin çok güzel ve gönlünüzce olması dileği ile..
Hoş ve esen kalın.
Savaş BAL