ÇOCUKLUĞUMUZUN 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMLARINI  ÖZLEDİK

Gözlerimizi kapatıp geçmişe döndüğümüzde, çocukluk yıllarımızın o coşkulu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları canlanıyor zihnimizde.

Sabahın erken saatlerinde başımızda kırmızı beyaz kurdeleler, elimizde sallayıp durduğumuz küçük Türk bayraklarıyla okula giderken hissettiğimiz heyecan, şimdi sadece tatlı bir anı olarak yüreğimizde yaşıyor. O günlerin coşkusunu, bayrağımızla süslenmiş sokakları, birlik ve beraberlik içinde toplanan kalabalıkları, okul bahçelerinde yankılanan marşları özlüyoruz.

O zamanlar Cumhuriyet Bayramı sadece bir gün değil, bir haftalık bir hazırlık sürecinin en görkemli finaliydi. Günler öncesinden başlayan hazırlıklar, sınıflarda yapılan süslemeler, marş provaları ve öğretmenlerin Cumhuriyet’in önemi üzerine yaptığı konuşmalarla dolu doluydu. Her çocuk, o gün bayramın parçası olmaktan büyük bir gurur duyar, görev almak için sabırsızlanırdı. Şimdi dönüp baktığımızda, aslında o günlerde Cumhuriyet’in değerini içimize nakşedilmiş gibi hissediyoruz.

Bayram sabahı geldiğinde, okul bahçeleri, meydanlar ve caddeler dolup taşardı.

Çocuklardan yaşlılara, herkesin kalbi Cumhuriyet coşkusuyla dolardı. Kutlamalar başlarken tüm öğrenci grupları, izciler, öğretmenler ve vatandaşlar kortej halinde yürür, ellerde bayraklarla gururla adımlardı. Büyüklerimizin gözlerinde Cumhuriyet’e olan inanç ve gururu görebilirdik; bu, biz çocukların Cumhuriyet sevgisiyle büyümesini sağlayan en büyük örnekti. Herkesin içindeki gurur, saygı ve bağlılık öylesine derindi ki, o kalabalık içinde kendimizi büyük bir ailenin parçası gibi hissederdik.

Akşam olduğunda ise herkesin dört gözle beklediği fener alayı başlardı. Ellerimizde meşaleler, caddelerde birlikte yürüyerek söylediğimiz marşlar, geceyi aydınlatan havai fişeklerle birleşir, Cumhuriyet’in kazanımları için duyduğumuz sevinci gökyüzüne yansıtırdı.

Bu yürüyüşlerde çocuklar olarak ailelerimizle omuz omuza yürür, Cumhuriyet’in güvencesi olan biz gençlerin de bu emaneti ne kadar sahiplendiğimizi dünyaya ilan ederdik.

Bugün ise 29 Ekim’in çocukluk yıllarımızdaki coşkusunu ve büyüsünü özlüyoruz. Eskisi kadar büyük törenler yok belki ama yüreğimizde Cumhuriyet’e olan sevgi ve inanç hâlâ dipdiri duruyor.

O yıllardaki 29 Ekimler, bizlere Cumhuriyet'in sadece bir yönetim biçimi değil, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın simgesi olduğunu öğretti. Bu nedenle çocukluk yıllarımızın o heyecanlı kutlamaları, hayatımız boyunca taşıyacağımız bir hatıra olarak kalacak.

Gönül ister ki çocuklarımız da bir gün o günlerde yaşadığımız coşkuyu yaşasın. Bayram sabahları erkenden kalkıp bayraklarıyla sokaklara doluşsunlar, Cumhuriyet’in değerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin hangi fedakarlıklarla atıldığını yürekten hissedebilsinler.
 

Belki o eski görkemli kutlamalar yok ama Cumhuriyet sevgisi, bağımsızlığımıza olan inanç ve Atatürk’e olan bağlılık aynı sıcaklıkla yüreklerde devam ediyor.

Çocukluğumuzun 29 Ekim kutlamalarını özlüyoruz ama biliyoruz ki o değerler hep yüreğimizde yaşayacak.

Bu bayram, Cumhuriyet’i kuranları anmak, onların bıraktığı mirası koruyup yüceltmek ve geleceğe taşımak için bir fırsat.
 

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun; nice nesiller bu değerli bayramı coşkuyla kutlasın!