GENÇ ŞEHİTLER, ÇANAKKALE MİLLİ BAYRAM OLSUN…

Çanakkale “Mefahirimiz”, İstiklalimizin garantisi, bugünkü varlığımızın belki de yegâne sebebi, “yedi iklimi cihanınkarşısındaki haklı direniş, “çehreler başka, lisanlar, derilerrengârenk; kimi bilmem ne bela”nın defedildiği yer, “tâûna da züldür bu rezil istilâ!”

 

Çanakkale Merhum Akif’in ifadesiyle “Bedrin Aslanları” …

 

Çanakkale Türküsü kimin kulağına hoş gelmez ki!

 

Çanakkale Türküsünü duyunca kim mırıldanarak eşlik etmez ki!

 

Çanakkale Türküsü hangi akılda değişik tablolar sergilemez, hangi kalbi derinden vurmaz ve insanları taaa o günlere götürmez ki!

 

Ah tarih yazan, ölmeyen insanlığın en güzel tabakasında fedakarlıklarının mükafatını alan, tarihe kendini altın yaldızlı harflerle yazdıran o kahramanlar!

Şimdi daha iyi anlıyorum toprağın neden güzel koktuğunu…

 

O topraklarda ne güzellikler ve kimler gizliymiş meğer!

 

Birden aklıma mesleğim, uğraş alanım, kendilerini dert edindiğim çocukları ve gençleri aklıma getirdi Çanakkale…   

 

Hani çocuklarımızın varlıkları için okullar, öğretmenler arar dururuz…

 

Kurslar, etkinlikler, dershane kapılarında çare arar, çıtayı biraz daha yükseltmeye çalışırız ya!

 

Onların uykuları tatlı diye merhametimizi esirgemez, üzülmesinler diye onlara hiçbir olumsuz şeylerihissettirmemeye çalışırız…

 

Hani yavrularımızın yaramazlıklarını, şımarıklıklarını, hatta hoş olmayan yönlerini “bırakın onlar daha çocuk ve gençtir.”diye toleranslı davranır, onları çılgın gençlik olarak tanımlarız. Hatta o gençlerin yanlışlıklarını çılgınlık şeklinde ifade etmelere tanık oluruz da…

 

Her şeyimizdir çocuklarımız ve gençlerimiz! Onlar için ne fedakarlıklar yapmayız ki!

 

Bir de bu çocuklar ve gençlerimiz kadar şanslı olmayanları, kendileri; hayatları ve başkasının hayatları, risk altında olanları, üzülerek söylemek gerekirse telef olanları düşünün…

 

Çılgın gençlik! 

 

Ya Çanakkale çocukları ve gençliği!

 

Onlar sokaklar arasında top oynayamadılar, onların bilgisayarları, oyun salonları yoktu. Onlar hangi zevkleri doya doya yaşadılar ki!

 

Onlar, Türkiye’nin dört bir yanındaki vatanperver, gönül erleri, korkaklık ve esarete düşman cesaret erleri!

 

Onlar, yokluklara ve olumsuzluklara adeta meydan okurcasına, haylazlığı ve şımarıklığı kendilerine lüks sayıyorlardı.

 

Evet, Onlar da çılgındı, hem de öyle bir çılgınlık ki!

 

Daha körpe yaşlarında, hiçbir askeri eğitim almadan, öğretmenlerinin “bu milletin doktora, öğretmene, mucide de ihtiyacı var” tarzındaki telkinlerine öğrencileri “Hocam bu görevi bizden küçük olanlar, bizden sonra gelecekler ve başkaları yapsın” diyerek grup halinde Çanakkale’de bile bile ölüme koşmuşlardı.

 

Canımız ne kadar kıymetli değil mi?

 

Kaç kişi birkaç dakika sonra öleceğini bilerek arkasına bakmadan, geride bıraktıklarını düşünmeden ölüme gider?

 

Ölüm, anasızlık, babasızlık, evlatsızlık, kardeşsizlik ve buna bağlı olarak güçsüzlük, boyun büküklük, yetimlik, yoksulluk…

 

İşimize gelmedi diye yapamadıklarımız, ağır diye taşıyamadıklarımız, birkaç kilo yükü ağırlık gördüğümüz, iki yüz yetmiş altı kiloluk bir yük altındaki Seyit Onbaşı yanında ne önem ar eder ki!

 

Şimdi şöyle bir düşünelim bakalım bizim ve gençlerimizin içerisinde bulundukları mı çılgınlık, yoksa Çanakkale’de ölüme koşan gençler ve yaptıkları mı?  

 

Onların okulları mezun veremedi. Onlar belki bir meslek elemanı olamadı ama, meslek elemanı olacak nesil ve Türkiye gibi bir miras bıraktılar.

Ya biz ve gençliğimizin bizden sonrakilere bırakacağı miras? 

 

Çanakkale’yi okuyabilmek ve tarihten bugüne yön verebilmek ve Çanakkale’yi yalnız bir güne hapsetmemek!

 

Çağrımız başta Sayın; Cumhurbaşkanımızadır, TBMM Başkanımızadır, TBMM grubu bulunan bütün siyasi partilerinedir, TBMM temsil edilen bütün partilere ve milletvekilinedir. Daha sonra kamu kurumlarına, askeri ve güvenlik temsilcilerine, akademisyenlere, başta bütün siyasi partilere, akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarına, daha doğrusu herkesedir.

Kalem ve İdareci ve Bürokratlar birliği derneği bunu tarihi bir görev olarak kabul ederek haydi bugünü milli bayram ilan etmeye!

Tam zamanı şimdi…