HÜR VE GÜR

Tarih kayıttır, sicil kaydıdır, tutanaktır, kuralları içerisinde değerlendirilmesi gereken sözdür, iletişimdir, aktarmadır…

Ondandır ki tarih yazılı da olsa, görsel de olsa canlı bir şahittir. Tarihin ta ilk günlerine kadar bu şahadetdevam eder. Farkında olunur ya da olunmaz ama bazen kişiler tarih yazar, bazen de tarih kişileri yazar.

Tarih yaşananları yazar; hayatı sadece yemek, içmekten ibaret olmayanlar da tarihe yazılırlar. Anlamlı günde doğanlar, ya da anlamlı işlerde emeği olanlar bedenen ölseler bile geride silinmez iz bırakırlar. Bazen tarihin dili olsa iyi ki doğdun diyerek doğumu kutlamayı bile ihmal etmez.

Tarihe yön verenler, iyi adına tarihe not düşenler, tarihin gözünün gördükleri ne kadar zaman geçerse geçsin elbette hayır ile yad edileceklerdir. 

Ve o güzel ifade ile bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtaramaya eş olduğu anlayışla aslındageride dünyaya bir de ölümsüz bir eser, miras bırakmaktadırlar.

Bir de tarihin kömürü olanlar var. Bunlar da yaşasın kötülük dercesine hep kötülüğün mimarı olarak hanelerine çizik attırırlar.

Tabii ki bir de tarihin sayfalarına ne kadar yazılırılar bilinmez ama karınca misali bu yolda yürüyenler, safını belli etmeyen kahramanlar ve adsız kahramanları da unutmamak lazım.

Ha bir de tarihi yaşamaya, yaşatmaya çalışanlar, tarihi gözler önüne sermeye çalışanlar, tarihi konuşanlar ve yorumlayanlar var ya!

Kimileri yaptıkları ile insanı ta eskiye, zamanın eşsiz derinliklerine götürerek aynı zamanda tarihin esintisini ve güzel havasını yaşatmaya çalışırlar. Rollerin büyüsüne kapılmadan bir harfte bile hata yapmamaya çalışırlar.

Ha bunlar mahremiyete de çok önem verirler. Hele hem muhteşemlik furyasında alçalmaya hiç mi hiç müsaade etmezler. Birileri de mahremiyetin ifşası ile çirkin surat olurlar. Üstelik tarihten bihaber tarihi güya yaşamaya çalışırlar.

Ya ağzı olup da tarihi yazmak, okumak yerine tarihi rakamla bile ifade edemeyenlerin önyargıları, ölçüsüz asıp kesmeleri yok mu?

Tarihi tek tip dizilerle ele alıp adeta kamplaşmanın bir tarafını destekleyerek diğer tarafı suçlu, vatan haini gibi göstermek sahnenin bir diğer hak gaspı olsa gerek!

Ekmekten çok hürriyete ihtiyaç duyanların hürriyet ve özgürlük tanımaz yaklaşımlarını da anlamak için galiba önyargı gözlüklerini takmak ters döndürüyor insanı. 

Yani siyaset, din, spor alanında ağzı olan konuşuyor derken, galiba literatüre tarihi kayıtlar ile bir yenisini eklemek gerekecek.  

Her zaman için ölçü, tarafsızlık, samimiyet ve tarihi çirkinleştirmemek,

Tarih incitilmeyecek, örseletilmeyecek kadar bir değerdir ve tarih yaşayan canlılar topluğudur.  

Arifler için genel ifade ve bakışlar bile anlayışın ta kendisidir. Güzel görüp güzel düşünmek kadar, güzel düşünüp güzel görmek dileğiyle…