İnsan baktığında görecek. Bunun için hikmet ve ibretle bakacak.
Bakmaktan murat görmektir. Murada ulaşmak için etrafındakileri iyi müşahede etmek şart.
Boşa değil bu hayat. Sebepsiz değil bu gördüklerin.
Denizin kıyısındayız hepimiz.
Bu Dünya’nın bir deniz kıyısından ne farkı var.
Dünya’da nerede olursan ol, bir deniz kıyısını tefekkür et.Gördüklerine iyi bak.
Kıyıda geziniyorum. Hatta gezinmekten öte, yoğun dalgalara ve şiddetle karaya vuran sulara yaklaştıkça yaklaşıyorum.
Karşı taraf uçsuz bucaksız. Şu anda burada kıyıya vuran dalgalar acaba karşı kıyılardan kaç gün önce yola çıktılar?
Böyle düşünürken birden hayalime denize doğru akan nehirler düştü.
Çok ilginç geldi birden.
Bir tarafta kıyıya doğru yol alan dalgalar, bir tarafta kıyıya doğru akan ırmaklar.
Bir tarafta doğum, bir tarafta ölüm.
Dalgalar doğumu mu temsil ediyor? Çünkü karaya çıkıyor. Denize akan nehirler ölümü mü temsil ediyor? Çünkü denizle buluşuyor.
Yoksa tam tersi mi?
Dalgalar ölümü mü temsil ediyor? Çünkü kıyıya vurduğunda işi bitiyor. Denize akan nehirler doğumu mu temsil ediyor? Çünkü denizle buluştuğunda canlı bir ortama kavuşuyor, başka bir aleme karışıyor.
Bilmiyorum hangisi hangisini temsil ediyor?
Ancak ilginç olan şu, bir devri daim var. Biri geliyor, biri gidiyor. Biri doğuyor, biri ölüyor. Hayat dolup dolupboşalıyor. Fark etmiyoruz.
Denizlerde mi dolup dolup boşalıyor biz farketmeden?
Sahi söyleyin bana hangisi doğum, hangisi ölüm?
Dalgaların kıyıya vurması mı, nehirlerin kıyıya kavuşması mı?
Hangisi doğum, hangisi ölüm?
Bir kişi öldüğünde cenneti kazanmışsa bu bir ölüm müdür, yoksa doğum mudur? Birisi doğduğunda gaflet ve cehalet üzere bir hayat yaşayacaksa o doğum mudur, yoksa ölüm müdür?
Yine deniz kıyısındayım.
Bunca nehirler akıyor, bunca yağmurlar yağıyor. Ancak denizler taşmıyor. Denizler hep aynı kararda. Neden taşmıyor?
Bunca nehirler, sular dağlardan aşağıya doğru süratle akıyor, akıyor. O nehrin, o suyun çıktığı dağın altında okyanus mu var? Neden bitmiyor su, suyun akışı neden sona ermiyor? Bunca su nereden geliyor?
Vallahi hayatta mucize aramayın.
Hayatta her şey mucize.
Tavuğun yumurtası, ineğin sütü, ağacın meyvesi, arının balı mucize.
Bu nimetleri bize sunan var.
O Allah’tır.
Vallahi bu nimetlerin hiçbirini yalanlayamayız. Çünkü birer mucize. (Kuran-ı Kerim’de Rahman Suresi’nde 30’dan fazla ayette tekrarlanan “o halde hangi nimeti yalanlarsınız” sorusu dahi mucize.)
Mucizeyi görüp de, mucizeyi duyup da, mucizeyi yaşayıp da onu yalanlayan en ahmak ve en sefih ve ebleh birisidir.
Peygamberlerin mucizesinden bahsetmiyorum. (Onlar zaten ayrı bir gerçektir.)
Her gün gördüğümüz, duyduğumuz ve yaşadığımız mucizelerden bahsediyorum.
Tavuğun yumurtasını, ineğin sütünü, ağacın meyvesini, arının balını yiyip içtiği halde, bunları birer nimetten önce birer mucize olarak görmeyip de üzerinde tefekkür etmeyen ve Allah’a şükretmeyen herkes ahmak, sefih ve eblehtir.
Ey Ahmet Sandal, sen onlardan olma.
Sen tefekkür ve tezekkür edenlerden ol.
Hayattaki her şeye bak ve gör.
Tüm nimetleri birer sunum olarak idrak et ve onları sunanın Allah olduğunu anla ve huşu ile secde et.
Yahudiler gibi nankör olma. Yahudiler gibi aç göz olma. Yahudiler gibi fesatçı olma.
Her nankörde, her aç gözde ve her fesatçıda biraz Yahudilik vardır, kendisi neseben Yahudi olmasa da.
Yahudilerin nankörlüğü, aç gözlüğü ve fesatçılığı Kuran-ı Kerim’de sık sık dikkat çekilen hususlardır.
Aç Kuran-ı Kerim’i oku ve anla ki şükredenlerden, akledenlerden ve ıslahçılardan ol.
Sana gereken bütünüyle bu hayatın bir imkan olmadığını ve imtihan olduğunu kavramandır.
Bu Dünya’ya imtihan değil de imkan dersen Yahudileşirsin.
Yahudileşmemek için tefekkür et ve hikmet ve ibret ile bak hayata.
Ve bu yazıda dikkat çektiğim şu hususu tekrar düşün.
Kıyıya vuran dalgalar ile kıyıya akan nehirler üzerinde özellikle tefekkür eyle. Hangisi doğum, hangisi ölüm? Kıyıya vurmak mı, kıyıya varmak mı? Hangisi doğum, hangisi ölüm?
Ha bir de şu önemli, “dalgalar kıyıya varmak için mi yola çıkarlar, kıyıya vurmak için mi yola çıkarlar?”
Bunu da başka bir yazıda anlatalım. Siz bu soru üzerinde düşünedurun.
Vesselam.