„60 yıldan beri Avrupa'yı mesken tutan bir toplum kendi imamını, kendi öğretmenini ve kendi sanatçısını yetiştirecek konuma gelmiştir.

 Bu yüzden  Avrupalı Türkler çay kaşığı ile toplayıp kepçeyle dağıtmamalıdır“ 

Nihayet beklenen oldu ve;

Almanya İçişleri Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Almanya’daki şubesi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) arasında varılan anlaşmaya göre her sene 100 imamın Almanya’da eğitilmesi ve aşamalı olarak Türkiye’den gönderilenlerin yerini alması hedefleniyor.

Almanya’da görev yapacak imamların eğitimi, oluşturulacak ortak girişimle gerçekleştirilecek. DİTİB’in Kuzey Ren-Vestfalya  (NRW) eyaletindeki mevcut eğitim programına ek bir eğitim programı daha ilave edilecek. İmamların eğitiminde, İçişleri Bakanlığının desteğiyle 2019’da imam eğitimi için kurulan Osnabrück Üniversitesi bünyesindeki Almanya İslam Koleji ile iş birliğinin sağlanması hedefleniyor.

İşte bu!..

Bence çok yerinde karar.

Aslına bakarsanız gecikmiş bir proje. Atalarımız şöyle der; „geç olsun ama güç olmasın.“

Bu yüzden gecikmiş olan bu projeyi olumlu buluyorum ve  destekliyorum!..

MİSYONLARINI TAMAMLADILAR

1984 yılında Köln merkezli  DİTİB'in (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) kuruluşu tamamlandıktan sonra, mekezi Ankara'da olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 5 veya 4 yıllık süre için başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine İMAM'lar ve MÜEZZİN'ler gönderilmeye başlandı.

Çok iyi görev yaparak aldığı parayı hakeden imamların çoğunlukta olduğuna inanıyorum. 

Ama son 10 yıldan beri bakış açım biraz değişti. Artık Türkiye'den imam getirmenin gereksiz olduğunu düşünmeye,  hatta sık sık din görevlilerini ve yapamadıkları icraatlarını eleştirmeye başladım.

42 yıllık gazetecilik hayatımda abartısız yüzlerce imam tanıdım. Aralarında öylelerini tanıdım ki sormayın gitsin.

BEŞ değil ÜÇ vakit namaz kıldırarak görev yaptığına inan onlarca ASOSYAL imamlar da tanıyorum. Buradaki insanımızı değil de satın  alacakları daire ve otomobilin hayaliyle  gününü gün eden ve „salla başını al maaşını“ mantığıyla görev yaptığına inan imamları da biliyorum.

Öylelerini biliyorum ki;

4 veya 5 yıl içinde kahvehaneleri dolaşmamış

Vatandaşın en mutlu günü olan düğününe gitmemiş

Cenazesini yıkamamış

Üst kattaki evinden aşağıdaki çay ocağına inip cemaatiyle sohbet etmemiş imamlar tanıyorum.

Bu tür ASOSYAL imamlar hem vatandaş hem de devletin sırtındaki KAMBUR'dur!..

Velhasıl kelam bu proje bana göre MİLAT'tır!..

Almanya'ya ve burada kalıcı olan Türk insanına hayırlı uğurlu olsun!..

NEDEN EVET DİYORUM

Malum Türkiye'den gelen imamlar ALMANCA dil bilgisine sahip değiller. Burada yetişen Türk çocuklarının da TÜRKÇE'si zayıf. 

Peki gelen imamlar buradaki çocukları nasıl eğitecekler? 

Cemaate nasıl hizmet verecekler?

İşte ben bu yüzden son 10 yılda Türkiye'den imam gömderilmesine karşıydım. Bu sebeple Almanya'da doğup, büyüyen ve eğitimini burada tamamlayan ALMANCA konuşan imamlar tercihim!..

AMA BİR EKSİK VAR

Bu projenin hayata geçirilmesi için ALMAN tarafı etkili oldu. İmamları UYUM'un önünde engel olarak gördüler. Bazı noktalar da haksız değiller. 

Haklı yönleri var. 

MADEM bu projenin hayata geçirilmesini Alman tarafı istedi. Onlar etkili oldu. O zaman;

Aşamalı olarak görevlendirilecek imamların MAAŞI'da ALMANLAR tarafından ödensin!.. (Bazı eyaletlerde ki Türk öğretmenlerin maaşı Almanya tarafından ödeniyor)

Hadi hepsini değilse bile yarı yarıya Almanya  ödeyerek elini taşın altına koymalıydı!..

Zira TALEP eden onlar!..

Ama biz TÜRKLER taaa Osmanlı döneminden beri masa başında MÜZAKERE etme konusunda zayıfız. İşte bu yüzden bizimkiler yine pamuk elleri cebine ya da cüzdanına atacaklar. Yani faturayı her zaman ki gibi bizimkiler ödeyecekler!

ÖNCEDEN BERİ ŞUNU SÖYLÜYORUM

Resmen 63 yıldan beri Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşıyoruz. Artık kimse bize GASTARBEİTER yani MİSAFİR İŞÇİ demiyor veya diyemiyor. Yani demem o ki; burada kalıcı olduğumuz TESCİLLENDİ...

Altmış küsür yıldan beri Avrupa'da yaşayan Türkler olarak bizim;

Türkiye'den ücret karşılığında gelen İMAM, VAİZ, ÖĞRETMEN, SANATÇI, KONUŞMACI, SUNUCU, YAZAR, ŞAİR vs vs'ye İH-Tİ-YA-CI-MIZ    YOOOOKKKK!..

Buradaki insanımız tabiri caizse; ÇAY KAŞIĞI İLE TOPLUYOR, KEPÇE VEYA TENCERE İLE TÜRKİYE'DEN GELENLERE  VERİYOR!..

Bana göre artık buna hiç ama hiç gerek yok!

Hepsi burada yani AVRUPA'da mevcut!..

Adam televizyona çıkıyor veya meşhur diye yere kırmızı halılar serilerek iki saatlik programlar için AVRUPA'ya getirilip onbinlerce euro cebine konuluyor. 

Yazık değil mi buradaki insanımıza bilhassa da kadınlarımıza. Zira bu tür organizasyonların yükünü veya ceremesini kadınlarımız çekiyor!..

Bizim Avrupalı Türkler olarak burada herşeyimiz var.

Her şeyimiz derken;

Eğitimcimiz, din adamlarımız, yazarımız, şairimiz, sanatçımız, gazetecimiz, sanayicimiz, akademisyenlerimiz vs vs  her şeyimiz var!..

Artık Türkiye'den konuşmacı veya sanatçı getirerek onların CEBİNİ doldurmaya SON verelim!..

MİLLİ GÖRÜŞÜ TEBRİK EDERİM

DİTİB, Almanya İçişleri Bakanlığının bastırmasıyla İMAM PROJE'sine geçme kararı aldı ama bu konuda ilk adımı atan ve bu projenin meyvelerini yiyen MİLLİ GÖRÜŞ TEŞKİLATI'nı (İGMG) tebrik ederim.

İGMG, geleceği çoktan görmüş ve Almanca bilen İLAHİYATÇI İMAMLAR yetiştirerek DİTİB'e vermiş bile. Son 6 ay içinde iki ayrı yerde İGMG kökenli iki genç imam tanıdım. Buradan yani Almanya'dan gidip İlahiyat Fakültesini bitirerek İMAM olmuşlar ve gelip DİTİB'te göreve başlamışlar.

Vallahi helal olsun dedim!...

SON SÖZ;

Avrupalı Türklerin çarçur edilecek parası yok!.. Türkiye'den PARALI ASKER getirmeyi bırakalım!..