Tarihçiler Hz. İbrahim’in iki binli yıllarda yaşadığını anlatırlar. İnanç, sadakat, cesaret, azim, sabır, tevekkül yüklü hayatın o günden bugüne bir de dilden dile yaşayan ve kendisini unutturmayan de bir karınca kıssası var.
Hem Hz. İbrahim Kısasının rivayetlerine göre, Nemrut bir yandan da taraftarları tespit etmek için Hz. İbrahim’i yakmak için odun toplamalarını istemiş. O arada yapılanların zıddına küçük bir karınca ağzına aldığı bir damla suyla yolda yürüyormuş. İnsanlara karıncaya nereye gittiği sorulmuş. Karınca cevaben; Tabii ki Hz. İbrahim’i yakan ateşi söndürmeye demiş. Olaya şahit olanlar üstelik alaylı bir yaklaşım ile bu kadar su ile mi senin gücün o ateşe kadar yürümeye yeter mi ki? Sözüne Karınca; Benim elimden bu kadarı gelir. Ben görevimi yapayım da demiş.
Yıllardır, asırlardır anlatıla gelir küçücük ama çok sanatlı, yürekli, cevval, mücadeleci, hayret ve takdir edilecek, örnek alınacak karıncanın hali…
Acaba Karınca başka ne söylemek istemiş?
Safımı belli edeyim, gayret gösterip çalışma görevini yerine getirerek sorumluluklarımı bileyim, tevekkül edeyim, takdir ve hidayet Allah’tan. O küçücük beden ama düşünceye sevk eden akılla bir karınca akıl ve fikir sahibi insana aslında neler söylemiş neler!
O halde tekrarın defaati güzeldir sözünden hareketle öncelikle şekilden öte adam olmak. Nasıl mı?
Hasletler, güzel huy, ahlak ile olmazsa olmaz defosuz şekilden öte bir hayat.
Geçenlerde malum olduğu üzere seçimler üzerine güzel ve samimi bir ortamda anlamlı bir birlikteliği paylaştım. Bilirsiniz talepler önce idealizm ile başlar. Nimetlere ulaşıldığında ise havalecilik, hizmetin sınırları bireyle sınırlı hale gelir. Ben odaklı yapı birden devleşir büyür.
Aslında çok kısa bir şekilde özetlemek gerekirse hizmete talip olanlar hakikaten kendilerini talip oldukları şey ne ise çok güzel bir şekilde çek etmeleri, tarafsız bir gözle değerlendirmeleri, yapıcı bir şekilde kendilerini eleştirmeleri gerekir. Özelliklerini, eksikliklerini görerek bilgi birikimini, sorunları anlama ve çözmedeki dirayetini, bilgi düzeyi ile beraber duygu yönünü de tartması gerekir.
Madalyonun diğer yüzünde ise değerlendirecek kişi veya kimselerin göreve talipliyi çok iyi tanımaları, özelliklerini, sorunlara vakıf olup olmadıklarını, gayretlerini, insani yönlerini, hassasiyetlerini ve benden öte halleri görmeleri gerekiyor. Çünkü bir ise vesile olan zerre kadar da olsa hayra ve şerre ortak olur. Dahası bir insana hizmeti kâinata hizmet etmeye, bir insanı öldürmeyi de kâinatı kurtaramaya eş kabul eden zihniyette ve şuurda olması gerektiğinin farkında olunmalıdır. Bir de şikâyet edilenlerin toplumun bir yansıması olduğu dikkate alınarak galiba toplum yapısının da olumlu yönde değişmesi ve gelişmesi…
Değerli bir bürokrat ve siyaset adamı ile hemhal olduğumuz bir birliktelikteki ifadeyi paylaşan bir Kalem olarak çok kısa ve öz bir şeklide yıllar, şartlar siyasetin tek hizmet aracı olmadığını, siyasetin sadece tarafgirlik ve durumu idare etmek olmadığını üstelik mesuliyetlerle dolu bir vekâlet olduğunu, bir şey olmak için değil; asıl maksat bir şeyler yapmak için hizmete talip olunması gerektiğini gösterdi.