Bir Kurban Bayramı arefesinde Kur’an ve Kurban ekseninde tefekkür geliştirerek “Kur’an’ı anlamayanlar, Kurban’ı da anlayamazlar” diye sesleniyorum.
Evet, kısmetse 16/06/2024 günü Kurban Bayramını idrak edeceğiz.
Yazımın hemen ilk başında üzülerek ifade etmeliyim ki, “bazı kafalardan yine her Bayram'da olduğu gibi yakışıksız sözler çıkacaktır.”
O sözlerin sahipleri maalesef, ne dinde, ne imanda, ne İslam’da gözü ve gönlü olmayanlardır.
Arkadaş, sen Milletin dini vecibelerine ne karışıyorsun? Biz senin Yılbaşında Hindi kesmene söz ediyor muyuz?
Kurban Bayramında mısmıl hayvanlar dediğimiz, Yüce Rabbimizin (cc) o hayvanları yaratma maksadı tamamen insana etiyle, sütüyle ve derisiyle, velhasıl tüm yaratılış gayesi itibariyle hizmet etmek olan mısmıl hayvanları kesmek fıtratın ve dopalluğun ta kendisidir.
O mısmıl hayvanların (keçi, koyun ve ineklerin) insanla konuşma kabiliyetleri olsaydı, Allahualem, söyle seslenirlerdi: “Beni Allah (cc) sizler için yarattı ve benim kesilmem normaldir” diye hitap edeceklerdi.
Dünya’daki milyonlarca keçi, koyun, inek ve benzeri mısmıl hayvanlar kesilmese ve etlerinden istifade edilmese ne olacaktı? Hepsi yaşlanıp ölecek ve toprak olup gidecekti. Bu durum hiç akla uygun mudur?
İşin bu yönünü bir kenara bırakalım.
İşin şu yönüne dikkat çekelim.
Kurban Bayramı dolayısıyla mısmıl dediğimiz kurbanlık hayvanların kesilmesine karşı çıkan zevat (zevat, kişiler, zatlar demektir) diğer günlerde et yemiyorlar mı? Onların normal zamanlarda yedikleri etler elbette ağaçta yetişmiyor.
Normal günlerde ocak başında kebaplarını, balıkçıda balıklarını alkolle birlikte tüketmekte hiçbir mahzur görmeyen zevat, iş Kurban Bayramına gelince “şeytani bir tepki” veriyorlar.
Helal olan etler insanların hayrına ve faydasınadır. Bunu Yüce Rabbimiz (cc) böyle takdir etmiştir.
Buraya kadar bu fikirlerimi beyan ettim.
Şimdi Kurban Bayramı hakkında şu fikrimi beyan ediyorum.
Kurban kesilmesi ve kesilen kanın toprağa kavuşması bir rahatlamadır. Kurban ibadetini ruhen dikkate aldığınızda ve metafizik olarak düşündüğünüzde, nazar ve kötülüklerin savılması ve bela, musibet ve felaketlerden kurtulmak için bir vasıtadır. Aynen kötü enerjinin, zararlı ışınların toprağa verilmesi gibidir. İnsan başında dolaşan ya da gökyüzünde durup da çarpacak bir yer arayan felaketlerden belki de habersizdir. Ancak, o gökyüzündeki yıldırım gibi hazır bekleyen enerji yoğunlaşması, kurbanın kanının kesilerek toprağa akması ile zararsız hale geliyor ve insanlarda bela ve musibetlerden öylece kurtuluyor. Aynen yıldırım çarpmasına karşı paratoner gibidir kurbanlar. Kurban ibadeti manen birer paratoner gididir. Buna inanan inanır, inanmayan inanmaz. Ancak şurası muhakkak ki, felaketler ve belalardan Allah'a sığınmak şarttır. Biz Müslümanlar olarak kurban ibadeti ile tüm felaketlerden ve bütün belalardan korunmak için Allah'a sığınıyoruz ve bu maksat için de kurbanı bir araç görüyoruz.
Bu beyanımdan başka şu da bir açık gerçektir. O onu da ifade edeyim.
Müslümanlar kestikleri kurbanın etini elbette yalnızca kendileri yemezler. Fakir fukaraya dağıtırlar ve o etler sofralarda garip-gurebaya gıda olur. Derisi satılır ve hayır kurumlarına bir imkan olur.
Kurban Bayramında garip-gureba ve fakirler bayram ederler.
İşte bunlar Kurban Bayramı öncesinde sizlerle paylaşmak istediğim firiklerimdir.
Kurban ibadetimize söz edenlere şunu tavsiye ediyorum: “Sen önce Kur’an’ı anla, zaten ondan sonra Kurban’ı anlarsın. Senin sorunun Kurban’ı anlamamak değil senin sorunun Kur’an’ı anlamamaktır.”
“Kur'an'da gözün yok ki, Kurban'da gözün olsun.”
Önce Kur'an'da gözün olsun, Kur'an'ı anla, idrak et, ondan sonra sözün olsun. Zaten ondan sonra sözün kem değil, çirkin değil, güzel söz olur, doğru söz olur.
Kurban hakkında daha nice nice sözler ve görüşler serdetmem mümkündür.
Ancak yazımızın hacmi de bellidir.
Bir de Kurban hakkında şunları belirteyim.
Kurban kurbiyetten gelir. Yakınlaşmaktır. İnsan kurban ibadeti ile Allah'a yakınlaşmaktadır.
Şimdi yine onlar diyecekler ki, dua ile Allah'a zaten yakınlaşmıyor muyuz, niye kurbanı yakınlaşmak için bir vasıta görüyoruz?
Kurban bir fedakarlıktır. Maddi yönden bir harcama gerektirmektedir. O harcanan paralar ticareti geliştirir. O harcanan paralar fakirleri sevindirir. O harcanan paralar birer sevap olur. Anladınız mı dua ve kurban arasındaki büyük farkı. Dua da gereklidir, kurban da.
Yazımın en sonunda bir ayet-i kerime ve bir hadis-i şerif’e yer vereceğim.
'Elbette kurbanların ne etleri, ne kanları Allah'a erişmez. Allah'a yalnızca sizin takvanız (güzel davranışınız ve güzel düşünceniz) ulaşır. Böylece onları (kurbanlıkları) sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.' (HaccSuresi, 37)
Hazreti Âişe Annemizden (r.anhâ) rivayet edildiğine göre, Sevgili Peygamberimiz Allah'ın Resulü (asm) şöyle buyurmuştur: 'Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm okuyucularımın ve tüm Müslümanların Kurban Bayramını tebrik ediyorum. Rabbim (cc) kestiğimiz ve keseceğimiz tüm kurbanları dergahında kabul ve mübarek eylesin. Bizleri tüm musibetlerden ve bütün şerlerden korusun. Tüm mü’minlere iki cihan saadeti diliyorum. Amin
“Kurban olurum Allah’ın (cc) yoluna, Kurban olurum Kur'an yoluna. Vesselam.”