Türkiye bir yandan içte ve dışta terör örgütleri ve bunları destekleyen İsrail, ABD, Batı, komşu ülke devletleri ve bunun işbirlikçileri ile adeta savaşırken, üstelik bir de dünyanın başına bela olan korona virüsü ile de uğraşırken siyasi tercihleri, beklentileri, kızgınlıkları bir yana atarak her zamankinden daha fazla vatanın kutsal değerlerinin etrafında düşmana karşı birlik, beraberlik, paylaşma, fedakârlık, kardeşlik anlayışı ile hareket etmek zorundadır.

Hele hele milleti temsil noktasında devlet makamını temsil edenler başta olmak üzere; kurumlar, kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, seçilmişler, atanmışlar yukarıda anlatılan hususlarda çok hassas olmaları gerekir.

Terör, darbe, ihanet, işbirlikçilik, bölücülük, bozgunculuk devletleri bölen ve hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyen hususlardır.

 İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği; birlik, beraberlik, kardeşlik, vatan ve mukaddesata azami bağlılık, devletine azami hizmet etme anlayışıyla, samimiyet, sadakat, fedakârlık, tarihe ve ecdada bağlılık gibi durumlarda üzerine düşeni yapma konusunda oldukça hassas davranmaktadır. İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği bu isimlerle projeler uygulamaktadır.

Bu anlamda İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğinin İçişleri Bakanlığı tarafından da desteklenen Biz Birlikte Güçlüyüz Projemiz ile Kardeşlik Sınır Tanımaz Projemsimiz örnek projelerdir.

Tabii ki geçmişin hatırası ve ecdadın izlerinin silinmediği Geleneksel Çocuk Oyunları Projemizi de unutmamak lazım.

Biz adalet, konukseverlik, hoşgörü ve beraberlik gibi güzel hasletlerle tanınan ecdadın torunları ve asil bir milletiz. Farklı dinlere ve kültürlere mensup onlarca devlet bizimle huzur içerisinde yaşamışlardır.

Ama şer güçleri büyük emelleri ile bizleri değişik algı operasyonları ile parçalayarak İslam Devletlerini, farklı dinlere mensup devletleri milliyetçilik ve bağımsızlık arkasına saklanarak yıkıcılıkta sınır tanımamıştır.

Bugün bağımsız olarak yaşayan, hatta savaşın, göçün, parçalanmanın, yokluğun, yoksulluğun, hastalığın içerisinde kıvranan devletler bizimle olan dününe, Osmanlı'ya özlem duymaktadır.

Başta komşu devletler, Balkan Ülkeleri, İslam Ülkeleri, Rusya' da bulunan Türk Cumhuriyetleri bunun en basit ve en güzel örnekleridir.

Bunun içindir ki şimdi olduğu gibi dünyanın ta nerelerinden gelerek farklı kılıklar, uydurmacalar ve aldatmacalarla, hem de "kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela" anlayışı ile gaddarane bir şekilde Osmanlı'yı yıkarak köle, manda altında, himaye edecekleri bir devlet kurmak istemişlerse de bu Aziz, Kahraman, Asil Millet Çanakkale ve İstiklal ruhu ile her şeyini feda ederek kanıyla emsalsiz nitelikteki şanlı bayrağı ile "Ya İstiklal , Ya Ölüm" diyerek şehit kanıyla dünün emanetini üzerine alan bağımsız ve hürriyetine düşkün bir Türkiye kurulmuştur.

Türkiye'nin önünü tıkamak için de ayrılıkçı, bölücü, hain emellerinden vaz geçmeyerek siyasi ve iç müdahale entrikalarına büyük iştahla devam etmektedirler.

Dindar, yobaz, aydın, sağ- sol, laik-anti laik, Kürt-Türk..., Sünni-Alevi... gibi ayrılıkçı faaliyetlerini önce Ayasofya'yı ibadete kapatarak ve kamplaşmalar sonrası darbelerle öncelikle gençler ve toplumun elit kesmi hedef alınmıştır.

Ayasofya'nın kapatılması, gruplaşmaların arkasında gelen darbeler, üretken beyin takımının yurt dışına çekilmesi, güçlü devletlerin arkasında oldukları terörist eylemler, değişik kesimlere yönelik kurulan örgütler.  .. tarihin üzerinde durması ve ibret alması gereken hususlardır.

İşte PKK ve ydg, pyd gibi değişik isimleri ile kırk yıla yakın insanımıza-insanlığa, ekonomiye, devletimize yapılan zararlar...

Irkçılık aldatmacası ile Kürtleri temsil edenlerin içerisinde en az Kürtlerin olduğu ve arkalarında başta İsrail, Ermeni, ABD, Batı ve komşu ilkelerin desteği ile işte bilinen vahşi tablo...

Sonuçta Kürt Kardeşlerimizin teröristlerin kendilerini temsil etmediklerini anlayarak Türkiye'nin de milli ve kararlı duruşu karşısında iflas eden PKK, yan isimleri ve arkasındaki devletlerin utanç ve iflas halleri işte ortada... 

İşte milletin dini inançlarını yıllarca sömürerek gelinen en son noktada Feto Darbesi sonrası yüzlerce şehit, yıkılan ocaklar, kandırılan beyinler; onlara kucak açan devletler ve hala korona virüsünde ölen insanları karşısında ABD’nin hala Fetö'nün arkasında durması... 

Batı zaten Türkiye' yi savaşta, cephede yenemediği için içte ayak oyunlarına sarılıp durmaktadır.

Ama millet uyandı. Bu millet basiret ve feraset sahibidir; vatanına, bayrağına bağlı, oyunlara gelmiyor artık. Devletimiz de güçlü ve dünya ülkeleri ile yarışır halde.

Daha da önemlisi İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği anlayışı ile teröre sıfır tolerans anlayışı ile İçişleri Bakanımızdan Dışişleri Bakanımıza, Milli Savunma Bakanımıza ve oradan; afet ve bulaşıcı hastalıklarda yine insanının yanında olan İçişleri Bakanımızdan Çevre Şehircilik Bakanımıza; devletine, milletine kendini adeta adayarak biz ABD, Almanya, İngiltere... değiliz diyen, Sağlık Bakanımızın kararlı ve fedakâr duruşunun arkasında, dışarıdan farklı bakışla umut ve ümit olan bir Türkiye var...

İslam Dini son hak dinidir, tahrif olmayan Hıristiyanlığı, Yahudiliği reddetmez.

Üstelik en çok Musa, İsa gibi isimler Müslümanlarda vardır. İslam Dini; hiçbir ırkı, rengi, milleti üstün kabul etmez; üstünlük takvada-Allah'a yakın olmakta der ve İslam’ı, emreder.  

Bütün Müslümanlar Kardeştir serken Arap’ı-Kürt'ü-Türk'ü, Alevi'yi-Sünni'yi...ayırt etmez. İslam Dini, birlik ve beraberliğin hep birlikte bir araya gelmesini dışlamadan, kucaklayarak emreder...

Düşünelim ki hepimiz bir vücudun parçalarıyız.
Düşünelim ki bir seyahat aracındayız.
Bir vücudun hastalığı vücudu rahatsız eder.
Bir aracın zarar görmesi taşıdığı herkesi olumsuz yönde etkiler.

Sözün özü; Biz Birlikte Güçlüyüz.
Kardeşlik Sınır Tanımaz...
Aman ha dikkat...