İnsanı ölümsüzleştiren eserleridir, hizmetleridir, hoş bir sadadır.

Tarih incelendiğinde de kendileri bedenen ölse bile eserleri ile ölmeyenlerde hayattayken hizmetlerini insanlara sunarken hep zorluklarla karşılaşmışlardır. Hatta hizmeti alanların keyfi ve nefsi tavırları zorluklara tahammül edilemez bir hal aldırmıştır.

Hizmeti sunanlara, eserleri ile ölümsüz ölmezlerle alay edilmiş, dışlanmış, hor görülmüş, bunak, deli muamelesi bile görmüşlerdir. Ancak azim, sebat, samimiyet kemiyetten öte keyfiyet hakikatin anlaşılmasına vesile olarak birler etrafındaki bir birler, üç birli yüz on birleri, dört birli döryüz kırkdörtleri ve birler araya gelerek giderek milyonları bulmuştur.

Var olan sıkıntılarımızın, sorunlarımızın çözümlenebilmesi, memlekete, ülkeye, dünyaya, kısaca insanlığa hatta diğer canlılara bile daha güzel hizmet için ölümsüz bir eser, geridekalan bir hoş sada için üç hafta üst üste ilada liman başkanlığı demiştik ve inadına da liman başkanlığı diyoruz dedik ve de hem de istenilen isim ile adı da Fırat Liman Başkanlığı oldu.

Öncelikle bu hususta yorumları ile insanda hizmeti okuyabilen gönül kahramanlarına, Pertekliler Vakfına, Ağınlılar Derneğine, Keban Derneğine, İpekyolu Derneğine, İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğine, hizmetin ne anlama geldiğini manşete taşıyan Günışığına ve Elazığ’ın sorunlarını kendine dert edinen bir noktada sessiz medyanın sesi olan sayın murat kuşçubaşına duyarlılıklarından ve desteklerinden dolayı gönülden en kalbi teşekkürler…

Halka hizmeti Hakka hizmet ve bu hizmeti de ibadet telakki etme düşüncesiyle ne birilerini hoşnut etme ne birilerini hedef alma ne de maddi ve manevi çıkar- beklenti, gelecek endişesi taşıma çıtasında dans etmeyi becerebilme kıvraklığı lügatimizde ve gönlümüzde olmayan bir kavramdır. Ancak konuşan hakikattir.

Doğruyu her kim söylüyorsa doğru doğrudur. Yani güzel, iyi, hoş hatta mükemmel ama bana ait değil, benim değil. Doğru ama ben değil, O söylediğinden, Bana- fikrime yakın olmadığından… desteklememek ne kadar doğru ve insaflıdıracaba? 

Amalar değil midir ki keşke ile başlayan sözcüklere muhtaç eden?

Elbette her insanın yapısı, düşüncesi, fikri, farklıdır ve bu da doğaldır, yaratılışın gereğidir. Ancak bu ayrılık, gayrilikduyarsızlık neden uçurumlara sebep olsun ki?

Bizim asgari müştereklerimiz yok mu?

Dinimiz, milletimiz, dilimiz, bayrağımız, memleketimiz,vatanımız gibi birlerimiz nasıl görmezlikten gelinebilir ki?

Hem ağaçlar-güller-çiçekler su ister, üstelik ilgi ister. Ağlamayan bebeğe de mama verilmez. İstekler ifade edilmezse sorunlar bir çırpıda çözümlenebilir mi?

Ezberden öte yeni bir hizmet ve cazibe alanıdır liman başkanlığı. Sahi bazı şeyleri anlamaktaki zorluk var ya!

Nice toplantılar, sempozyumlar tanıtımlar, programlar yapılıyor. Tabii ki bir o kadar da zaman, kaynak harcanması ile Söz Sahipleri orada? Peki liman başkanlığı için konuşması gerekenler, Söz Sahipleri nerede? Dahası liman hizmetleri ve bunun gibi gündemi meşgul eden hizmetlerin İlimize, memleketimize yapılmasında hırsızın suçu kadar olmasa da ev sahibi olarak bizim de suçumuz var herhalde. 

Hep diyoruz ya! İnanç, azim, sebat, sabır, samimiyet, defosuz bir hayat, vakur bir şahsiyet ve ibadet anlayışıyla halka hizmeti Hakka hizmet kabul etmek. İşin sırrı galiba burada gizli!

Allah bile Peygamberine anlatmakla mükellef tutmuş, hidayetle değil. Elbette ki dilimizin döndüğü kadarıyla anlatacağız. En zor şeylerden biri de insana hizmet, insanla uğraşmak değil mi? Olsun. Yeter ki hizmet gerçekleşsin. Gerçekleşecek güzel hizmetlerdeki sendeleyerek düşmedeki hafif acıların, sıyrıkların ne önemi var ki!

Elbette ki karamsar olmamak gerekir.  Liman başkanlığı konusunda ve diğer hususlarda lütfen hiç değilse asgari müştereklerde bir araya gelerek biraz daha yüksek ve ritimli hava inanın yeterli olacak liman başkanlığı, Büyükşehir, Kuzova ve yıllardır bitmeyen sıkıntılarımız için….