Büyükşehirler başta olmak üzere neredeyse her gün duymaya alıştığımız kap kaç olayları, uyuşturucu madde ve buna bağlı gelişen olaylar, sokak çocukları ve onların karşılaştığı sorunlar…
Büyükşehirler başta olmak üzere neredeyse her gün duymaya alıştığımız kap kaç olayları, uyuşturucu madde ve buna bağlı gelişen olaylar, sokak çocukları ve onların karşılaştığı sorunlar hemen hemen herkesi rahatsız etmiş olacak ki gerek Hükümeti ve gerekse TBMM’ni harekete geçirmiştir. Basına yansıdığı kadarıyla Sayın Başbakan bu konularla ilgili dört Bakanı görevlendirmiş. TBMM de Sokak Çocuklarının Sorunlarını araştırarak çözüm yollarını da bulabilmek amacıyla Siirt Milletvekili Öner Ergenç Başkanlığında bir Araştırma Komisyonu kurarak yirmi altı ekimde hummalı bir çalışma başlattı. Ben de oldukça geç fark edilen bu konu üzerindeki çalışmaları özellikle meclis odaklı olarak birkaç haftadır ele almaktayım.
İLO’ya göre; Dünyada 5-14 yaş arası 250 milyon çalışan çocuk mevcut. 12-17 yaş arası 283 milyon çocuk çalıştığı için okula gidemiyor, Dünyada 2,5 milyon çocuk işçi çalıştırılmaktadır.
Türkiye’de ise sokakta çalışan veya yaşayan çocuklar 1950’li yıllardan itibaren köyden kente göç ve kentleşme olgusu ile ortaya çıkmıştır. Göç beraberinde aynı zamanda gecekondulaşma ile beraber değişik sorunların da meydana gelmesinde etkili olmaktadır. DİE verilerine göre gecekondularda yaşayan çocuk sayısı 2.250.000 (iki milyon iki yüz elli bin) civarıdır. Bir başka deyişle, Türkiye’de her 7 çocuktan 1’i sokak çocuğu olma ile karşı karşıyadır. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, G. Antep, Antalya, Mersin, D. bakır ve Ş. Urfa gibi yerler gecekondulaşmanın en çok görüldüğü İllerdir.
Göç, ekonomik sorunlar, eğitim eksikliği, aile içi şiddet ve ilişkilerin zayıf olması, sosyal güvenceden yoksun olma gibi nedenler sokağı ve madde kullanımını cazip kılan temel etkenlerdir. Birçok ilde Sokak Çocukları ve Gençlik Merkezlerinin olmaması ve Sosyal Hizmet Uzmanı gibi meslek eleman yetersizliği sorunların çözümlenmesini ya zorlaştırmakta ya da sorunların çözümlerinin ertelenmesine neden olmaktadır. Sorunların çözümü için de rutin işlemlerin yapılması eğitim, sosyal etkinlikler, SYDV aracılığı ile ekonomik yardımların yapılması gibi hizmetlerin yerine, sorunun köküne inilmesi ve sorunun tamamen çözümlenmesi yöntemi tercih edilmesi gereken en mantıklı yollardan bir tanesidir. Bir diğer sorun da Sokak Çocukları ve Gençlik Merkezlerinin bulunmaması kadar madde kullanımı ve bağımlısı olanlara yönelik hizmet birimlerinin olmamasıdır. SHÇEK Genel Müdürlüğü bünyesinde Sokak Çocukları ve Gençlik Merkezlerinin 40 adet kuruluş ve 190 kapasite ile gündüz bakım hizmetleri dahil 33.247 kişiye hizmet verebilmesi hizmet veren kuruluş sayısının ve ulaşılan kişilerin sayısının az olduğunun en güzel örneğidir.
Yapılan Çalışmalardan bir tanesi de Aile Araştırma Kurumunun Sokakta Yaşayan/ Çalışan Çocuklar ile ilgili İnceleme ve Gözlem Raporudur. Kurum tarafından yapılan tespitler neticesinde sorunun yoğun bir şekilde yaşandığı İstanbul ve D. Bakır ayrı bir dikkatle ele alınmıştır. Bakır’dan sonra yakın çevre illerden Elazığ ve Malatya da inceleme kapsamına alınmıştır. Yapılan incelemelerde İstanbul ve D. bakır merkezinde odaklandığı, göç hareketleri bakımından D. Bakır’ın bir ara istasyon konumunda olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle çevre illerden Elazığ ve Malatya İlleri de inceleme kapsamına alınması ihtiyacı hissedilmiştir.
Araştırma ile sokaktaki çocukların temelde sokağa iniş nedenlerinin ekonomik ve yoksulluğa dayalı olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer önemli bir diğer neden de aile içi şiddet, cinsel/ fiziksel istismar, göçün beraberinde getirdiği sorunlar, ailenin ekonomik yapısı, üvey anne ve baba, ailenin bakabileceğinden fazla çocuğa sahip olması, sevgisizlik ve ihmal gibi nedenler sayılabilir. Yani sorunun kaynağı aileye dayanmaktadır. Özellikle dayak ve cinsel istismar sokağı daha cazip hale getirmektedir. Kısaca göç ve buna bağlı çeşitli uyum sorunları, yoksulluk, işsizlik, ekonomik yoksunluk, arkadaş grupları, aile içi istismar ve şiddet, çarpık kentleşme, sokağın çekiciliği ve özgürlüğü, medyanın olumsuz yayınları, denetimsiz oyun salonlarının çekiciliği gibi nedenler çocuğu sokağa iten nedenler arasındadır.
İhmal ve istismara uğrama, çocukların bağımlılığa yol açan maddeleri kullanması(bally, tiner,sigara), zihinsel ve fiziksel gelişimde gerileme, değişik şiddete maruz kalma, suça yönelme ve yöneltme, psikolojik sorunlar, kazalara maruz kalma, eğitim ve sağlık sorunları, cinsel tacize ve tecavüze maruz kalma gibi nedenler sokakta çalışan ve sokakta yaşayan çocukları bekleyen tehlikelerdir.
İstanbul’da sokak çocukları üzerinde yapılan araştırmada çoğunluğu 12-15 yaş arası (%50) çocukların oluşturduğu, %30’nun tiner- bally koklayıcısıolduğu görülmüş, alkollü içki, uyuşturucu kullanımı ve kumar oynama gibi kötü alışkınlıkların arttığı görülmüştür. Sokakta yaşayan çocukların anne ve babalarının (yaklaşık %80) hayatta olduğu tespit edilmiştir. Sokakta yaşayan çocukların %30’unun G. Doğu ve 526’sının da Doğu Anadolu Bölgesinden İstanbul’a göç ettiği görülmektedir. Sokakta çalışan çocukların %87’si 13-18 yaş arsında olduğu tespit edilmiştir. Sokakta yaşayan çocukların %48’nin ilkokul terk, %22’sinin ilkokul mezunu ve %20’sinin de hiç okula gitmediği tespit edilmektedir. Sokakta yaşayanların madde kullanım oranı %47’dir. En çok kullanılan uyuşturucu madde türü de %86 ile tiner/ballydir.
Elazığ ve Malatya İllerinde de 600 civarında çocuğun sokakta çalıştığı-çalıştırıldığı ve bunların da çevre illerden geldiği tespit edilmiştir.
D.Bakır’da çocukların daha çok kent merkezinde yoğunlaştığı, 20.000 civarında olan çocuk sayısında göçle çevre illerden Muş, Bingöl, Batman ve Siirt’ten geldiği ve bu çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektikleri, sorunların çözümünde de aile ile ilişki kurulmasının gerekli olduğu vurgulanmaktadır.
Peki neden uyuşturucular üzerinde bu kadar odaklanılmaktadır, uyuşturucuların zararları nelerdir?
Kısaca ifade etmek gerekirse; Uyuşturucuların biyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkilerinin olduğu muhakkaktır.
Vücuduna, psikolojisine ve sosyal yapısına zarar veren insanın ekonomik yönden mutlu olduğu da söylenemez. Yapılan çalışmalar doğrultusunda alım gücü zayıf hatta başkalarına bağımlı olan insanların, karnı aç iken uyuşturucuya yönelmelerinin mantıklı hiçbir izahı olamaz.
Hal böyle iken gerek insanın sağlığı gerek toplumun düzenin bozulmaması için Türk Ceza Kanunun ilgili maddelerinde düzenlemelerin olduğu unutulmamalıdır.
Bu makale 2004 yılında TBMM’nde kurulan Sokakta Kalan ve Yaşayan Çocukların Sorunlarının Araştırılarak Çözüm Yollarının Bulunması Komisyon çalışmalarının adeta bir yansımasıdır ve oldukça önemlidir.
Sokak çocuğu mu, sokağın çocuğu mu, sokakta yaşayan, sokakta çalışan çocuk mu kavramları tartışılsın, ama bizimle aynı evde yaşayan çocuk bedeni bizde olsa da kendisi nerenin çocuğu acaba?