​Dünyamız ve ülkemiz tarihe yeni bir sayfa açmak için önemli kararların ve günlerin arifesini yaşıyor. Yeni bir dönem ve yeni bir dünya düzeninin şekilleneceğini gösteriyor dünden bugüne Tarih. Özellikle Ortadoğu’nun kaderiyle oynayanlar kaderleriyle oynadıklarının farkında mı değiller acaba! Tarih iyi okunmazsa dünyada yaşanacaklar gelişmemiş ülkelerden çok gelişmiş, hatta süper güç diye adlandırılan ülkeler dahaçok nasiplerini alacak gibi. Hani demokrasi, insan hakları adına ta dünyanın bir ucundan gelip de çıkarlar uğruna yuvayıkan, insanlığı yok eden müstemlekeci çıplaklıkla zulümler yapanlar var ya! 

​Nasıl ki biz tarihi dikkate alıyor, yarına yönelik kararlarda tarih adına sahifeler karıştırıyorsak, yarın bugünün de sahifeleri karıştırılacak.

Günler bir bir yırtılan takvim yaprakları ile birbirlerini kovalıyor. Programlarımızı, çalışmalarımızı, özel günlerimizihep takvim ile ayarlarız. Unutamadığımız iyi veya kötü günlerimizi bile takvim ile kayıt altına alırız. Takvimler, tarihler sadece kayıt itibarı ile de önem arz etmezler.

​Tarih, geçmişte yaşanılan olayların canlı bir şahididir.Yani tarih zekâsı ile duyguları ile kısaca bedeniyle, duyguları ile adeta bir canlıdır. Düne gidildiğinde, tarihin derinliklerine inildiğinde, tozlu tarih yaprakları karıştırıldığında bugüne ışık tutan birçok kayda ve belgelere rastlamak mümkün.  Dünya hayatının başlangıcı ile ilgili birçok şey öğrenirsiniz tarih vasıtasıyla... 

Bir anlamda tarih; insanların, milletlerin kültürleri, yaşayış biçimleri, yaşanılan olaylar hakkında tutulan kayıt örnekleridir.

Kısaca tarih; kayıt edilebildiği ölçüde adeta bir tutanak, bir adli sicil kayıt örneği ve bir sicil özetidir. Tarihte iyiliklerin temsilcileri olarak yer alanlar minnetle, kötülüklerin temsilcileri de lanetle anılmıyorlar mı?

Tarih,​sevgi ve kardeşliğin hâkim olduğu Altın Çağ ileAsr-ı Saadet Dönemini, Fırat kenarında kurda yem olan koyundan sorumluluk hisseden Dört Halife Dönemini, kahramanlık ve kültür abideliği ile Selçuklu Dönemini, üç kıtaya hükmeden ve adalet adına kadının adaletine teslim olan Osmanlı İmparatorluğu Dönemini ve her ülkenin bağımsızlığına saygı gösteren barış ve insanlık adına dünyanın dört bir yanına koşturan şanlı bir geçmişin temsilcisi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de yazıyor. Buna mukabil yok edilen kavimleri ve katliamları da yazıyor.

Tarih ne kadar yok edilmeye, tek taraflı yazılmaya çalışılsa da kimse Kızılderilileri, Filistinlileri, Rusya’da ve Çin’de Türklere yapılan toplu ölümleri; Bosna’yı, Afganistan’ı, yıllardır yanı başımızda beynimize işlenen Irak’taki vahşeti, katliamları kimse unutamıyor, yanlayamıyor. Doğu ve Güneydoğu’da yaşanılan gaddarlıklar daha önce yapılanların fotokopisi. Tarihte yaşanan olaylar ve kişiler unutulmayacak ve tarihe güzel yön verenler minnetle alkışlanacak, ruhları şad edilecektir. Ama barışçıl yaklaşımları, özgürlük söylemlerini gizlemeden müstemlekeci bir şekilde, insanlığı yok edenler de lanetle anılarak tarihte bir kara sayfa olarak yer alacaklardır.

Zulmü ve kötülüğü ile tarihe geçenleri; Babül Kralı Nabuketnazar’ı. Nam-ı diğer zulmü ile meşhur, sineğe mağlup Nemrut’u. Roma’da insan katli ile tanınan Kali Kula’yı, utanç verici ölüm şekilleriyle Eflak Beyi Kazıklı Voyvoda Vilademir’i, Rusya'da korkunç öldürme teknikleri ile İvan’ı, İran’da komünizm adına hareket eden din adamı Mazdek’i,  İran Şahı Kavat’ı, Yezid ve Zalim Haccac’ı, yakın tarihimizde insanlık suçu işleyen Sırp Kasabı Miloseviç’i... Halepçe katliamı ve Irak’ın kaderiyle oynayan Saddam’ı, Irakta kan ve gözyaşının temsilcisi Dünyanın Süper Gücü Amerikalı Baba-Oğul senaristlerini…

Dünyanın oyuncağı haline gelerek kendini kullandıran ve adlarını değiştirerek terörlerine amansız hız veren her adı ne olursa olsun PKK Terörünün temsilcilerini… Kısaca yıllardır Ortadoğu, Asya ve Afrika başta olmak üzere insanlık adına uygulamaları ile insanlığı yok edenleri kim unutabilir mi? Daha birkaç gün öncesinde bir minibüse saldırıda bulunanları, on beş gencimize uzanan kalleş kurşunları, Doğu’da yıllarca teröre set olmuş Elazığ’daki o Albay’ı ve diğer şehitlere sebep olan o eller kanlı parmaklarla hangi huzuru sağlayarak devlet olabilecekler ki? Abesle iştigal. İşte dünü ile tarihi çirkinleştirenler.

Dünya çok önemli gelişmeler eşiğinde. Tarih gerçekten çok iyi okunarak önemli kararlar verilmeli. Elbette ki Türkiye dünya barışı adına bugüne kadar dünya ülkelerinden çok fedakârlıklarda bulundu. Ama kendi varlığı tehlikede olanlar vatanının bekasını sağlayamazlarsa, millet olarak varlıklarını sürdüremez ve dünya barışına da katkıda bulunamaz. Dünya Ülkeleri, Türkiye’nin öneminin farkında olmak zorundadır. 

Düşünsenize demokrasi ve insan hakları hamisi kesilenleradeta milletleri yok etmişler, katliamlara sebep olmuşlar, insanlığı yok etmişler ve yok etmeye de devam ediyorlar. Ama çıkarları gereği 1915’li yılları bazıları gözlüksüz, bazıları da mercekle okuyorlar. Kardeşlerin yaşadığı yerlere “azınlık” yakıştırmaları ile tanımlıyorlar. Tıpkı devekuşları gibi kafalarını kuma sokmuş gövdelerinden habersizler.

Siz önce yaptıklarınıza bir baksanıza, siz önce insanlığa yaptığınız vahşeti durdurma adına kararlar alsanıza. Bunların elinde bir çubuk var çıkarları zorlandıkça eşiştirerek tarihten bir kötülük buluyorlar. Hatırlayın Wilson İlkelerini, manda ve himayeciliği. Bunlar daha önceden provalarını yapmış. Ve nedense Süper Güçler; Selçuklunun, Osmanlı’nın ayak izlerinden insanlık dersleri almamışlar.

​Dünya yeni sayfaları açmanın arifesinde. Artık ABD’deki farklı lobilerle ABD’liler belki de yol ayrımındalar. ABD; yanlışları ile müttefikim dediği Türki’yeyi kaybederse daha çok kendisi zarar edecek. ABD’nin ortakları birkaç tane. Ama Türkiye’nin çok alternatifi var.

​Tarihe yeni sayfa açmak için öncelikle Ortadoğu’nun çok iyi bir şekilde okunması lazım çok.