Tarih nedir, sadece yaz mıdır, öykü mü, gerçek midir? Tarihin canlı mıdır, tarihin hafızası, kalbi kısaca bedeni var mıdır?

Tarih elle tutulan, gözle görülebilen somut bir varlık mıdır?

Tarihi okumak, anlamak ne demektir, tarihi ve tarihtekileri anlamak, tarihle barışmak, kendini bilmek, tarih yazmak, tarihe yazılmak, ölümsüzleşmek ne demektir acaba?

Tarih olmadan da yaşanır mı acaba?

Çok eskilerde yaşanmış olsa bile tarihe cansız demek mümkün mü?

Tarih de yaşlandıkça ölür mü?

…..

Tarih doğumdan, hayatın başlangıcından itibaren değişik insanların yaşadığı, hafızası geniş olaylarla dolu, hayat damarları ile yeri geldiğinde mutluluk, yeri geldiğinde hüzün emarelerinin içinde yer aldığı değişik kalıplarda bulunan bir bedendir, geniş bir hafızadır, duygulu bir kalptir

Tarih bedeninde mazlumların, mahzunların, mağdurların ağlamaları, iniltileri, yakarışları, vaveylaları, firakları, elemleri ve aklın bile tahayyül edemediği azaplarla doludur. 

Bununla beraber tarih ölümsüz sözler ve davranışlarla benden ölünse bile yıllara, asırlara inat yaşamaktır. Dayanaktır, müjdedir, umuttur, sevgidir, huzurdur, inançtır, güçtür tarih.

Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse tarih; insanların, milletlerin kültürleri, yaşayış biçimleri, yaşanılan olaylar hakkında tutulan kayıt örnekleridir.

Tarih elbette çok önemlidir. Anne ve babasızlıktır tarihsizlik. Tarihsizlik tabi ki aynı zamanda bir talihsizliktir. Tarih nasıl önemli olmasın ki? 

Kişilerin, doğduğu yer, olayların geçtiği yer, olaylar, nedenler, sonuçlar, ölümler, yani yer, zaman, neden ve sonuçlu ilişkiler nasıl önemli olmasın ki? 


Tarih tekerrürdür. Tarih hayatın kendisidir. Kişinin doğduğu yer, kişinin hayatı bir giriştir, önsözdür. Hayatın içerisindeki insani vasıflar, örnekler ve dersler de devasa kitabın anlam yüklü merdivenleridir. Girişsiz, önsöz kitap olmaz; giriş ve önsöz okumakla da kitabın tümü anlaşılamaz. Dolayısıyla doğmak kadar hayatı dolu dolu geçirmek de bir o kadar anlamlı olsa gerek. 

Tarih, canlı bir şahittir, bakılmazsa da silinmez gerçeklerdir, kayıtlardır, belgelerdir. Tarih, temel bilimlerin başıdır, hatta en önemlisidir, ilkidir. Çünkü tarih olmasaydı fen, sosyal, iktisadi… bilimler de olmazdı. Her ne kadar tarih geçmişte yaşanılan olayları anlatsa da bugünün ve yarının da aynasıdır. Çünkü tarih ibretlerle, emsalle doludur. Bugünü anlamanın yoludur tarih. 

Evet tarih geçmişte yaşanılan olayların canlı bir şahididir. Tarih hayatın başlangıcından itibaren değişik insanların yaşadığı, hafızası geniş olaylarla dolu, hayat damarları ile yeri geldiğinde mutluluk, yeri geldiğinde hüzün emarelerinin içinde yer aldığı değişik kalıplarda bulunan bir bedendir. 

Tarih bedeninde mazlumların, mahzunların, mağdurların ağlamaları, iniltileri, yakarışları, vaveylaları, firakları, elemleri ve aklın bile tahayyül edemediği azaplarla doludur. Yine aynı şekilde tarih sevgi, inanç, barış, kardeşlik ve inşa ile güzele atılan imzalar kitabesidir. Tarih bedenden öte kalbin güzelliklerini yad eden hayat damarıdır. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse tarih;

Tarih, canlı bir şahittir, bakılmazsa da silinmez gerçeklerdir, kayıtlardır, belgelerdir. Tarih, temel bilimlerin başıdır, hatta en önemlisidir, ilkidir. Çünkü tarih olmasaydı fen, sosyal, iktisadi… bilimler de olmazdı. Her ne kadar tarih geçmişte yaşanılan olayları anlatsa da bugünün ve yarının da aynasıdır. Çünkü tarih ibretlerle, emsalle doludur. Bugünü anlamanın yoludur tarih. 

Kısaca tarih; Tarih geçmişte yaşanılan olayların canlı bir şahididir, kayıt edilebildiği ölçüde adeta bir tutanak, bir adli sicil kayıt örneği ve sicil özetidir.

Önemli olan da tarihe yazılmak; tarihe yazılırken tarihi çirkinleştirmemek, kötülüğün miras kaynağı olmamak; tarihe altın harflerle yazılmak, tarihe yazılarak gönüllerde, kalplerde arşivlerde yaşamak ve dahası ölümsüzleşmektir.